İnan'ın eserlerinin temel imgeleri arasında, çocukluğunda toprakla uğraşırken keşfettiği yusufçuklar gibi böcekler, kelebekler, sürüngenler, kabuklular ve gözyaşı damlaları bulunur. Böceklerin hikayesi ilginç bir şekilde başlar. 1969 yılında Salzburg Yaz Akademisi'nde Prof. Emilio Vedova ile birlikte resim çalışmaları yapan İnan, Türkiye'ye dönüşünde hocaına mektup yazmak ister. İngilizcesi yeterli olmadığı için mektup yerine böcek resimleri gönderir. Prof. Vedova'nın bu resimlere büyük ilgi göstermesi sonucunda böcekler, İnan'ın eserlerinin ayrılmaz bir parçası haline gelir ve zamanla sayıları artar. İnan, "resim tadı aldığı" eski el yazmalarını da sanatına dahil ederek bir "zaman dilimi" oluşturur. Gerçeküstü fantastik figürlerini mistik düşüncelerle birleştirir ve anlam katmanları yaratır.
Ergin İnan’ın eserlerinin sergilendiği ikinci salonumuz özel bir ilgiyi hak ediyor. Sanatta 50. yılını kutladığımız Erkan Özdilek ve müzelerde eserleri bulunan bir dünya sanatçısı olan Setenay Özbek’in hocalığını yapmış olan İnan’ın eserlerini izlerken hoca - öğrenci etkileşimlerini, üslupların gelişimini ve bayrağı ne kadar uzağa taşıdıklarını gözlemlemek mümkün hale geliyor.